OTOAKUSTİK EMİSYONLAR 2019
Otoakustik emisyonlar (OAE), insanların ve hayvanların dış kulak yolundan tespit edilebilen, koklear kaynaklı, hafif şiddette akustik enerji yayılımlarıdır. OAE’lar perinöral bir olay olup, stapes tabanı ile afferent koklear sinir liflerinin sinapsları arasında meydana gelir. Oluşumunda, dış tüylü hücrelerin önemli rolleri olduğuna dair birçok kanıt mevcuttur. İşitme kaybının olduğu frekanslarda emisyonların saptanmayıp, işitmenin normal olduğu frekanslarda emisyonun saptanması, OAE’ların koklear orjinli olduğunu gösteren bulgulardandır.
Bazal membran titreşimleri, uyarı şiddetindeki artışa paralel olarak orta kulaktaki lineer artışa karşın, nonlineer özellikler gösterir. Buna göre orta veya yüksek şiddette olan uyarılar, OAE amplitüdlerinde çok kısıtlı miktarda (nonlineer tarzda) artışa yol açar. OAE amplitüd gelişimi, çoğu kulakta düşük amplitüdlü uyarılar için artan uyarı amplitüdü ile lineer artış gösterir. Ancak uyarı amplitüdü arttıkça, OAE oluşumuda non lineer olur. Bu da OAE’ların koklear orjinli olduğunu destekler.
Koklear kaynaklı herhangi bir sesin dış kulak yolundan alınarak kaydedilmesi sonucu OAE cevapları ortaya çıkar. OAE’lar iki grupta tanımlanmaktadır.
1- Spontan otoakustik emisyonlar
2- Uyarılmış otoakustik emisyonlar
İçindekiler
Spontan otoakustik emisyonlar
Spontan otoakustik emisyonlar (SOAE), dışarıda akustik uyarı olmadan kendiliğinden oluşan koklear kaynaklı, tonal, düşük seviyedeki dar bant sinyalleridir. SOAE’lar normal işiten kulakların % 40-50’sinde saptanabilen, amplitüdleri -10 ile +20 dB SPL (Sound Pressure Level) civarında olan saf tonlardır. En yüksek 1-2 kHz arasında alınmasına karşın diğer OAE’lar daha yüksek frekanslarda saptanabilmektedir. SOAE’nun varlığı, emisyonun görüldüğü frekans bölgesinde işitmenin normal sınırlarda olduğunu destekler. Ancak sağlıklı bir popülasyonda, kulakların sadece bir kısmında spontan emisyon alındığı için klinik uygulamalarda fazla kullanılmamaktadır. Ayrıca şiddetli tinnitus vakalarının SOAE’lar ile bağlantısı olduğu varsayılmaktadır.
SOAE’lar diürnal ritim gösterir. Sabahtan akşama kadar ortalama frekans azalması 3 Hz’i bulur. Bu diürnal ritim, vücut ısısının sabah en düşük olması ve akşama doğru 1ºC artması ile vücuttaki hormonal değişikliklere bağlanabilir. SOAE frekansı menstruasyondan önce en az iken, ovülasyon(Ovülasyon, kadınlarda menstürasyon sırasında yumurta salgılanması anlamına gelmektedir.) sonrasında en fazla hale gelirler. BOS basıncının yüksek olduğu yatar pozisyonda SOAE frekansının, dik oturur pozisyondakine göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. BOS basıncı, koklear akuadukt yoluyla kokleada ki perilenfatik basıncı etkiler. Bu basınç değişikliği, SOAE’ların frekansını etkileyen önemli bir faktördür.
Uyarılmış (evoked) otoakustik emisyonlar (EOAE): EOAE’ların üç tipi vardır:
- SFOAE (Stimülus frekansı OAE)
- TEOAE (Geçici uyarılmış OAE)
- DPOAE (Distorsiyon ürünü OAE)
Stimülus frekansı OAE (SFOAE)
SFOAE, düşük seviyedeki uzun süreli sabit tonlarla akustik uyarı sonucu oluşan cevaplardır. Frekans spesifiktir ancak uyarılar sürekli verildiği için cevaplarla uyarıların ayrı olarak algılanmasında güçlük vardır. Bu nedenle ve teknik zorluklardan dolayı klinik kullanımı kısıtlıdır.
Geçici uyarılmış OAE (TEOAE)
TEOAE, kısa ‘klik’ gibi akustik uyarılarla elde edilir. Bu kısa akustik uyaranlar sonrası, zaman averajlama yöntemi ile kayıta geçmektedir. Uyaranın özelliği ise geçici olmasıdır. Ölçüm için genellikle 80 dB SPL şiddetinde bir ses kaynağı ve 260 adet uyarı kullanılır. TEOAE’ların zayıf olması (30 dB’in altında) ve uyarı şiddetindeki artışla nonlineer olarak gelişmesi nedeniyle, sinyallerin incelenmesinde nonlineer metod için yazılımlar kullanılır. Oluşan cevaplar uyarılara göre gecikerek ortaya çıktığı için, 20 milisaniyelik kayıt aralığının ilk 2 milisaniyesi sıfırlanarak çizdirilir. TEOAE’lar tüm kokleayı uyaran ve geniş band sinyal olan klik şeklindeki uyarıya cevap olarak meydana geldikleri için, frekanslar hakkında DPOAE’lar kadar spesifik bilgi verememektedir. TEOAE’lar işitmesi normal olan vakaların % 98-100’ünde vardır. İşitme kaybı 25-30 dB’i geçerse saptanamaz.
[adsforwp id=”3738″]
Yaşlanma ile TEOAE cevabı istatistiksel olarak anlamlı oranda düşmektedir. TEOAE, 60 yaşın üzerinde olan olguların yaklaşık % 35’inde saptanabilir. Bu azalma, sadece yaşa bağlı değil, aynı zamanda kişilerin işitme düzeyleri ile de ilgilidir.
Distorsiyon ürünü OAE (DPOAE)
Sağlıklı koklea, bitonal stimuluslar ile intermodülasyon ürünleri denen ek frekansların ortaya çıkması ile sonuçlanan pek çok farklı distorsiyon ürünlerine yol açar. Bu emisyonlar pek çok frekansta ortaya çıkmakla beraber en belirgin emisyon 2f1-f2 frekansı, DPOAE’ların bazal membranda oluşma yerinden kaynaklanmaktadır.
Oluşan DPOAE’nun amplitüdü, stimülasyonda kullanılan tonların şiddetleri ile yakın ilişki gösterir. DPOAE’nun teknik prosedürleri TEOAE’den çok daha komplekstir. Kulak yoluna iki ayrı frekansta ses vermek için iki minyatür speaker ve bir minyatür mikrofon konması gerekir. Uyaranların frekans ve şiddet oranları ölçümlerin sonuçlarını etkilemektedir. Tüm bu zorluklara rağmen DPOAE’lar periferik işitme sistemi ile ilgili çok ayrıntılı bilgiler verebilir. Pek çok çalışmada, 1 kHz üzerindeki frekanslarda; pure ton odyogramla, DPOAE arasında frekansa spesifik bir ilişki olduğu gösterilmiştir. Stimulatör tonların f2 şiddetleri düşürülerek DPOAE amplitüdündeki değişiklikler kaydedilir. Bu durum bize cevapların non-lineer olduğunu yani kokleadan kaynaklandığını, enstrumantasyon artefaktı olmadığını kanıtlar.
[adsforwp id=”3738″]
DPOAE ile kulağı test etmek için kısa bir geçici ses verilir, verilen uyarıdan kokleanın kendi sesini ayırt etmek için koklea içindeki tepki her bir geçici ses arasındaki sessiz periyodda ölçülür. Farklı frekanslarda iki sürekli ses ile DPOAE’nun bir parçasını ele geçirmek kolaydır. İç kulağın bu yan ürünü ya da DPOAE potansiyel olarak TEOAE ile aynı klinik değere sahiptir. 60dB SPL seviyesinde ve daha üzerinde DPOAE testinin yüksek özelliği ve düşük hassasiyeti, TEOAE testinin düşük özelliği ve yüksek hassasiyetini tamamlar. 1 kHz altındaki frekanslarda kokleanın cevaplarını kaydetmede TEOAE daha başarılıdır. DPOAE sinyal çıkarma özelliği 4–5 kHz üzerindeki frekanslarda, TEOAE’dan daha üstündür ve konuşma frekansı üzerinde işitme kaybı için belirleme yaparken önemlidir. DPOAE’ların yüksek hassasiyeti ve iyi frekans özelliği normal duyma fonksiyonu olanları, DSH’nin ciddi lezyonu olan olgulardan ayırmaya imkân verir. DSH lezyonu ciddi olduğunda, özellikle düşük frekanslar için DPOAE, 50 dB üzerinde duyma seviyesi değişimi olanları ayırmaya izin verir.
Bununla birlikte, DPOAE’lar pure ton işitme eşiklerini değerlendirmek için uygun değildirler. DPOAE’lar normal ve normale yakın orta kulak ve koklear fonksiyonun ispatını gösterir, fakat işitme eşiklerini yansıtmaz. Kemirgenlerde iki tonla uyaran verilmesi sırasında yüksek seviyeli distorsiyon oluşur.
Otoakustik Emisyon Ölçümünün Yararları
- Non invaziv: Anestezi gerektirmeyen ağrısız bir yöntemdir.
- Pasif kooperasyon gereksinimi: Çocuk ve mental retarde hastalarda kullanılır.
- Güvenilirliği yüksektir.
- Duyarlı bir testtir.
- Koklea için spesifiktir: DTH’lerini değerlendirir.
- Kısa test zamanı: Geniş hasta grubu taranabilir.
[adsforwp id=”3738″]
Otoakustik Emisyon Kullanım Alanları
- İşitme kaybının belirlenmesinde:
- Yeni doğan, süt çocuğu ve çocuklar (tarama amacı ile)
- Davranış odyometresinde zor karar verilen olgularda, psikojenik işitme kayıplarında
- Erişkinlerde
- Koklea fonksiyonun moniterizasyonunda:
- Ototoksisite: Aminoglikozidler, sisplatin, diüretikler vs.
- Gürültüye bağlı işitme kaybı, prespiakuzide erken tanı
- Ani işitme kaybı
- Odyolojik ayırıcı tanı: Koklear lezyonların ayırıcı tanısında.
OAE ölçüm tekniği
OAE’ların elde edilmesi için dış kulak yolu, orta kulak ve kokleanın normal olması gerekmektedir. OAE’ların objektif ve noninvaziv olmasının yanı sıra kısa sürede yapılabilmesi odyolojide kullanımını arttırmıştır. Ölçüm sırasında sadece pasif kooperasyona ihtiyaç vardır.
[adsforwp id=”3738″]
OAE ölçümü için, öncelikle otoskopik muayene yapılarak dış kulak yolu ve kulak zarının normal olup olmadığına bakılmalıdır. Dış kulak yolunu tıkayıcı lezyonlar ve orta kulak patolojilerine bağlı olarak gelişen orta kulakta ki basınç değişiklikleri, OAE cevabını büyük ölçüde etkilemektedir.
OAE ölçümleri sessiz bir ortamda yapılmalıdır. Kulağa takılan prob içerisinde iki minyatür hoparlör ve bir mikrofon vardır. Hoparlörden verilen klik şeklindeki ses uyarılarına alınan cevaplar, mikrofon aracılığı ile kayıt edilir. Kullanılan mikrofon, OAE’ların düşük seviyelerde olduğu hallerde önem kazanır. İyi mikrofon sensitif ve ortam gürültüsünden az etkilenir özelliğe sahip olmalıdır.
Bu yazının pekiştireçi ve devamı niteliğindeki diğer yazımıza buradan ulaşabilirsiniz.