Odyologlar için İşitsel Rehabilitasyon 2020
GİRİŞ: İşitsel Rehabilitasyon
İşitsel Rehabilitasyon: İşitme kaybı, konuşma ve dil gelişimi üzerinde zararlı etkileri olabilecek küresel bir sağlık sorunudur (Gravel & O’Gara, 2003; Lim & Simser, 2005). Normal işitmenin dil becerilerinin gelişimi için önemi anlaşılamamıştır (Yoshinaga-Itano, Sedey, Coulter, & Mehl, 1998). Gravel et al. (2003), tipik gelişmekte olan çocukların konuşma dilini nispeten kolay bir şekilde edindiklerini ve bunu işitsel kanaldan yaptıklarını keşfetmişlerdir. Bununla birlikte, işitme kayıplı bebekler, işitsel girdi eksikliği nedeniyle tipik olarak gelişen akranlarıyla aynı dil ortamına maruz kalmazlar.
Beynin plastisitesi 3.5–4.0 yaşından sonra azalır ve konuşulan dili öğrenme yeteneği büyük ölçüde daha zor hale gelir. İşitsel uyaran eksikliğinden dolayı, beynin işitme merkezleri büyümez ve konuşulan dili öğrenme konusundaki doğal yetenek bozulur (Lim et al., 2005). Bir çocuğun altı aylıktan önce işitme kaybı açısından tanı alması ve tedavi edilmesi durumunda sonuçların anlamlı iyileşme gösterdiğine ilişkin kanıtlar vardır (YoshinagaItano et al., 1998; Kaipa, & Danser, 2016).
İşitme kaybı ve/veya bozukluğu tanısı alan ve gerekli durumlarda uygun amplifikasyon uygulanan bebek ve çocuklar, işitsel algı, dil-konuşma, bilişsel gelişim ve iletişim yönünden değerlendirmeye alınır. İlk değerlendirmede aile, işitme kaybı/ bozukluğu hakkında bilgilendirilir. Çocuğun çevresel ve konuşma seslerine farkındalığını ve dinleme davranışlarını değerlendirmeye yönelik kliniklerde formal ve informal testler kullanılmaktadır.
İşitsel Rehabilitasyon: İşitsel Algı Değerlendirmeleri
İşitsel gelişim, çocuğun işitsel uyaranları tanıma ve anlama sürecidir. Lezak’a (1995) göre algısal süreçler duyum algı ve biliş seviyelerinden oluşmaktadır. Bellis & Bellis (2015), işitsel algıyı, dinleyicinin işitsel uyarana olan bilinçli deneyimi olarak tanımlar. Yaşamın ilk yılları işitsel gelişim için önemlidir. Bebeğin anneyle olan iletişiminde işitme duyusu oldukça önemli olmakla birlikte konuşma/dil gelişimi için gerekli ilk koşulun işitsel algı olduğu bilinmektedir (Boothroyd, 1997).
İşitsel gelişimi dört aşama izler: Bunlar; fark etme, ayırt etme, tanıma ve anlamadır. Fark etme, çocuğun basit anlamda sesin varlığını ve yokluğunu fark ettiği düzeydir. Çocuk seslerle ilgilenmeye başlar. İleri derecede işitme kaybı olan bebek ve küçük çocuklar genellikle sesi fark etme becerisinde yoksundur. Sesi fark etme pek çok davranış değişikliği ile ifade edilebilir. En temel davranış değişikliği bebeğin emme davranışı içindeyken emmeyi bırakması ya da ağlarken susmasıdır.
Ayırt etme düzeyinde, çocuk bu düzeyde seslerdeki farklılıkları ayırt etmeye başlar. Suprasegmental ayırt etmeler bu düzeyde başlar. Çocuklar farklı nesneleri, insanları ve durumları bu düzeyde keşfederler. İşitme kayıplı çocuklar akustik uyarımları bozuk ve eksik algıladıklarından aynı spektral özelliklere sahip bazı seslerin birbirinden ayırt edilmesi güç olabilir. Bu nedenle, seslere eklenecek süre ve ritmik farklılıklar ile ayırt etme çalışmaları yapılabilir.
Tanıma seviyesinde çocuk, sesin kaynağının neye ya da kime ait olduğunu keşfetmeye başlar. Tanıma düzeyi hafıza gerektirir ancak sesleri anlamayı gerektirmez. İşitsel gelişim dikkatle başlar anlamayla sonlanır. Anlama düzeyinde çocuk sesi anlamı ile birleştirmeye başlar. Anlama, soruları yanıtlayarak, yönergeleri anlayarak ve bir sohbete katılarak konuşmayı sürdürebilme sürecidir. Bu dönemde çocuğun yaşı ve gelişimine uygun hikayeye ait olayları belli ifadeleri kullanarak tekrarlayabilmesi, farklı zorluk düzeyindeki konuşma uyaranlarını anlaması ve yerine getirebilmesi amaçlanır (Metin, 2012).
İşitsel algı değerlendirmelerinde temel amaç, işitme kayıplı bireyin işitsel girdilerinin işlemlenmesini ve işitmenin fonksiyonelliğini araştırmaktır. İşitme kayıplı çocukların işitsel kapasitelerini değerlendirmek için çeşitli testler vardır. Bunlar; ebeveyne/birincil bakıcıya sorarak elde ettiğimiz bilgiler olabildiği gibi açık uçlu ve kapalı uçlu testlerle birebir çocuğu değerlendirdiğimiz testleri de içerir.
İşitsel algı becerilerinin bir basamağı olan işitsel ayırt etme becerisi, rutin olarak konuşmayı tanıma ve ayırt etme testleriyle değerlendirilmektedir. Uygulayıcı tarafından söylenen kelimelerin ya da hecelerin testin uygulandığı kişiye tekrar ettirilmesi şeklinde yapılabilen bu testlerin kelime çiftleri sunularak kelimelerin aynı ya da farklı olduğunu sorma yoluyla da yapılması mümkündür (Lezak, Howieson, Bigler, & Tranel, 2012).
Türkiye’de rutinde kullanılan işitsel algı bataryalarından biri de Yücel ve Sennaroğlu tarafından 2011 yılında hazırlanmıştır. Çocuklar için İşitsel Algı Testi (ÇİAT), 2-15 yaşları arasındaki çocukların işitsel algı becerilerini hiyerarşik bir düzende değerlendirme amacı ile oluşturulmuştur. Bu testlerin belli aralıklar içinde tekrarlanması, çocuğun işitme cihazından ve koklear implanttan sağladığı faydayı görebilmek açısından önemlidir. İki yaş altı çocuklar için “Küçük Çocuklar için Anlamlı İşitsel Deneyim Skalası (IT-MAIS)” uygulanmaktadır.
Anlamlı İşitsel Deneyim Skalası (MAIS), çocuğun çevresel seslere karşı kendiliğinden oluşturabildiği cevapları değerlendirebilmek amacıyla aileye yöneltilen bir değerlendirme ölçeğidir. İşitme cihazı veya koklear implantı kabullenme, seslere karşı duyarlılık, çevresel seslerden anlam çıkarabilme olarak üç temel beceriyi değerlendiren bu skala, 10 maddeden oluşmaktadır.
ÇİAT alt kategorilere sahip bir testtir. Bunlar; konuşma sesini fark etme, konuşma yapılarının algılanması, konuşmayı tanıma, görsel ve işitsel uyaranların entegrasyonu, modifiye edilmiş açık uçlu konuşmayı tanımlama, açık uçlu konuşmayı tanımlamadır. Fonem fark etme alt testinde kullanılan sesli fonemler ve heceler şunlardır: Kalın ünlüler (a, ı, o, u), ince ünlüler (e, i, ö, ü), nazal sesler (m, n, s) ve sürtünmeli sesler (f, s, ş, v, z).
Cümle tanıma testinde test materyali olarak ‘Patates Kafa ve Vücut Parçaları’ kullanılmakta ve 10’ar maddeden oluşan iki liste bulunmaktadır. Çocuktan kendisine yöneltilen maddeleri dinleyerek patates kafanın vücut parçalarını doğru şekilde takması beklenir. Kapalı uçlu ve açı uçlu olarak sunulan alt testler işitsel algı becerilerini değerlendirir. ÇİAT, hitap ettiği yaş aralığı açısından oldukça önemli bir bataryadır (Yücel & Sennaroğlu, 2011).
İLETİŞİM BECERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
VE YAŞAM KALİTESİ
Klinisyenler, eğitimciler ve ilk başta işitme kayıplı çocukların ebeveynleri için, uygun amplifikasyon uygulamasından sonra temel amaç, çocuğun konuşma diliyle iletişim kurmak için gereken becerileri geliştirmesini sağlamaktır. Uygun amplifikasyon sağlanmış bir çocuğun gelecekteki akademik başarı gelişimi, sosyal çok yönlülük, yetişkinlikte bağımsızlık ve yaşam kalitesi için bir temel olarak hizmet ettiği sözlü iletişimsel yeterlilik varsayılmıştır (Summerfield & Marshall, 1999). Dolayısıyla, bu süre zarfında geçerli iletişimsel yeterlilik önlemlerinin kullanılması, çocuğun ilerlemesini değerlendirmek, rehabilitasyon tedavilerini uyarlamak ve koklear implantasyonun başarısını etkileyebilecek faktörlerin rolünü incelemek için kritik öneme sahiptir.
İşitsel algı, konuşma algısı, iletişim ve dil/konuşma becerileri rutin olarak değerlendirilmektedir. İletişim becerilerinin değerlendirilmesi normal dinleme çevresi, arka plan gürültünün varlığı ve/veya ideal dinleme gibi çeşitli ortamları içermektedir. Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası İşlevsellik Sınıflandırması (International Classification of Functioning (ICF)), bir bireyin standart bir ortamda iletişim becerisi ile iletişimsel performans ve gürültülü ortamlarda iletişim kurabilme yeteneği arasında ayrım yapar (World Health Organization, 2001).
İşitme kaybı olan çocukların sadece dinleme becerileri, işitme cihazı kullanımları, dil ve konuşma becerileri açısından değil; yaşam kalitelerinin tam olarak sağlanabilmesi noktasında da takip edilmeleri ve kapasite sahibi hale gelmeleri gereklidir (Raj & Kumari, 2014).
Yazının devamı için buraya tıklayınız.