Meniere Hastalığı(MD) Su içmekle geçer mi ?(Özgün Makele)
Meniere hastalığı (MD), klinik olarak epizodik vertigo ile dalgalI işitme kaybı ve kulak çınlaması ile karakterize, iç kulak hastalığıdır. Semptomlar, diyet ve idrar söktürücü gibi geleneksel tedavilerle geçici olarak azaltılabilir, ancak iyileşmeyi genellikle farklı aralıklarla ataklar izler. Hem oluşumunun hem de temel patogenezin kesin mekanizmasının etiyolojisi hala belirsizliğini korumaktadır.
Hallpike ve Yamakawa, 1938’de MD’nin ana patolojisi olarak idiyopatik endolenfatik hidropsları göstermişlerdir. Naftalin, artmış plazma sodyum konsantrasyonu ve aldosteron salgılanmasının baskılanması ile birlikte sürekli bir vazopressin artışı gözlemlemiştir. Bu durum Scala mediadaki sodyum konsantrasyonunu arttırır. Scala mediadaki sodyum konsantrasyonunun fazlalığı endolenfatik hidropsların oluşmasına neden olur.
Son çalışmalarda(çeşitli deneysel ve klinik kanıtlarla), AVP(arjinin vazopressin) için endolenfatik hidropsların gelişiminde olası bir rol olduğunu düşünülmektedir. Bu nedenle, AVP’nin yüksek seviyelerinin su alımı ile azaltılmasının, MD hastaları için iyi bir tedavi olacağını tahmin ettik.
1999’daki MD’li hastalara, ortalama normal idrar miktarı üretmek için su alımını veyasu yerine Japon yeşil çayı alımını önemli ölçüde artırmalarını tavsiye ettik, çünkü hastalarda düşük hacimde ve yüksek özgül ağırlıkta idrar fark ettik. Hastaların çoğu bize kendilerini iyi hissettiklerini, vertigo ve kulaklarındaki doluluğun azaldığını bildirdi. Bu çalışmada, MD’li hastalar için yeterli su alımının etkili bir tedavi olup olmadığını araştırdık.
HASTALAR VE YÖNTEMLER
Kitasato Üniversitesi Hastanesi’nde yapılan MD hastaları için su alım terapisi ile ilgili tarihsel kontrolü olan bir zaman serisi çalışması yaptık. Hastalar, Amerikan Otolarengoloji Akademisi – Baş ve Boyun Cerrahisi Akademisi (AAO-HNS) İşitme ve Denge Komitesi’nin 1995 tarihli kılavuzuna göre kesin MD tanısı konulmuştur. Japonya’daki rutin bir işitme testi genellikle işitme seviyesini 3 kHz cinsinden geçtiğinden, en kötü saf ses ortalamasının (PTA) dört frekans kombinasyonu kullanılmıştır; 0.5, 1, 2 ve 4 kHz yerine 0.5, 1, 2 ve Orijinal AAO-HNS 1995 yönergeleri ile önerilen 3 kHz. Katılımcıların işitme seviyelerindeki değişiklikler, çalışma periyodunun 6 ayı (G1a ve G2a) ve son (G1b ve G2b) 6 ay karşılaştırılarak değerlendirilmiştir: daha iyi / kötü, 10 dB veya daha fazla fark; değişmemiş, 10 dB’den az.
AAO-HNS 1995 kurallarına göre beş sınıfın dikey durumları da belirlenmiştir. A, B, C, D ve E sınıfı hastalardaki ataklar sırasıyla tam kontrol, büyük oranda kontrol, sınırlı kontrol, değişmemiş ve daha kötü olduğunu gösterdi.
SU ALMA İLE KONVANSİYONEL TEDAVİ
Su ile Tedavi Yöntemi(Grup 1):
6 aylık konvansiyonel tedavinin ardından, herhangi bir hastanın vertigo atakları o hastanın memnuniyetine ve/veya işitme kaybına rağmen hala kontrol altına alınmamışsa, su alımı terapisi için aday olmuştur. Bu hastalar AAO-HNS 1995 kılavuzunda tanımlandığı şekilde en az fonksiyonel seviye 4’e aitti. Tekrarlayan baş dönmeleri ve işitme kaybı gibi etkenler yaşamları üzerinde oldukça büyük etki göstermiş ve bazı alışkanlıklarını değiştirmek zorunda kaldımışlardır. Adaylara su terapi protokolü hakkında şu bilgiler verildi:
1) ilk 2 hafta boyunca 63 gr/gün izosorbid ve 75 mg/gün difenidol hidroklorid ilacı verilecek;
2) sonra, her aday takip eden 2 yıl boyunca normal günlük içecekler ve yiyeceklerin dışında, günde 35 ml/kg su içmelidir;
3) vertigo atağı tekrar ettiğinde ya da işitme kaybı kötüleştiğinde 21 g izosorbid ve 25 mg difenidol hidroklorid ilacı verilecek; ek olarak herhangi bir aday bu çalışmadan kendi isteğiyle ayrılabilir.
Su terapisi çalışması Haziran 2000’de başladı. Bütün adaylara Aralık 2004’e kadar 2 yıldan fazla bir süre su terapisi uygulandı.- Sadece bir vaka dayanamamış ve çalışmayı bırakmıştır.-
Geneksel Tedavi Yöntemi(Grup 2):
Kitasato Üniversitesi Hastanesinde 1992’den 1999’a kadar olan MD’li tüm
hastalar ilk 6 ay hastanede gözetiminde olmak üzere daha sonrasında 30 ay gibi
uzun bir süre boyunca geleneksel tedavi yöntemi uygulandı. Diüretik olarak 63
g/gün; izosorbid 1 ila 3 ay boyunca bir anti-tortik ilaç olarak 75 mg/gün
difenidol hidroklorür kombinasyonu ile müdahele edildi ve semptomlara bağlı
olarak tekrarladılar.- 2. gruba bu çalışmanın kontrol grubu olarak kayıt
yaptırdılar.-
Bu çalışma döneminin son 6 ayında art arda grup 1’deki 18 katılımcıdan plazma ADH düzeyleri örnek olarak alındı. SRL Laboratuarları (Sagamihara, Japonya) tüm plazma örneklerini işlemden geçirdi. Kontrol DEH düzeyleri bu şirketin sağlıklı gönüllülerinden elde edildi.
İkili arasındaki karşılaştırmalarda eşleştirilmiş ve eşleştirilmemiş Student t testi, Mann-Whitney’s U testi Wilcoxon label-ordering testi kullanıldı. Vertigo durumundaki ve işitme seviyelerindeki grup 1 ve 2 arasındaki değişikliklerin karşılaştırılması için 2 x 3 durum tablosunda 2 değerine göre test seçildi. P005 istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi.
SONUÇLAR
Çalışma Popülasyonu:
Çalışma popülasyonunda kesin MD’si olan 47 ardışık hastadan, grup 1: 6 erkek ve 12 kadın hasta ve grup 2: 10 erkek ve 19 kadın hasta bulunuyordu. Ortalama yaş grup 1’de 53 ve grup 2’de 47 idi. Hastalığın başlangıcından hastaneye ilk ziyarete kadar geçen ortalama süre, en kötü SSO’ları ve düşük SSO’lar ve altı kez olan toplam vertigo atak sayısı Grup 1 ve 2’de incelenen ilk 6 ay boyunca aylık atak sayısı Tablo I’de listelenmiştir. İki grubun başlangıç koşullarında (Şekil 1’deki G1a ve G2a) ortalama yaş gibi istatistiksel bir fark gözlenmedi. Hastalığın başlangıcından hastaneye kadar geçen ortalama süre, en kötü SSO, en kötü düşük SSO ve toplam vertigo atak sayısı.
Tablo II ve Şekil 2, tedavi öncesi ve sonrası MD hastalarındaki verileri özetlemekte ve göstermektedir. Hastaların kesin semptomatik atak sayısı, su alım tedavisinden sonra önemli ölçüde azaldı (P <.01). Ayrıca, en düşük SSO önemli ölçüde iyileşmiştir (P = 01), ancak en kötü SSO’da gözlenmedi. Buna karşılık, grup 2’deki hastalar hem en kötü SSO (P <.001) hem de en düşük SSO (P <.05) anlamlı derecede kötüleşti, ancak toplam vertigo atak sayısı önemli ölçüde azaldı (P. 01).
ÖZET VE SONUÇ
MD’li hastalar için su alımı tedavisine ilişkin tarihsel kontrole sahip bir zaman serisi çalışması, su alımı tedavisinin, geleneksel tedaviye kıyasla işitme kaybının iyileştirilmesinde ve önlenmesinde daha etkili olduğunu göstermektedir. Plazma ADH seviyesinin, bu hastalarda artan içme suyuyla azaltılması, hem işitme duyusunu geliştirdi hem de vertigoyu hafifletti. Belirgin iyileşme ve alışılmadık uygulama kolaylığı, bunun MD hastalığına yakalanan hastalarla karşı karşıya kalan hekimler tarafından ciddi olarak göz önünde bulundurulması gereken terapötik bir yöntem olduğunu göstermektedir.