Baştan Sona Odyoloji ve Odyoloji Testleri
Odyoloji, işitme kayıplarının tespiti, değerlendirilmesi ve rehabilitasyonu ile ilgilenen bir bilim dalıdır. Otolojik problemi olan bir hastanın diagnostik incelemesi ve işitme kaybının rehabilitasyonu için işitmenin değerlendirilmesi şarttır.
İçindekiler
İşitme kaybı tipleri
• İletim tipi işitme kaybı: Buşon, timpanik membran perforasyonu, otitler, otoskleroz gibi dış kulak yolu, timpanik membran, orta kulak kavitesi veya kemik zinciri ilgilendiren patolojiler sesin kokleaya ulaşmasına engel olarak iletim tipi işitme kaybına neden olabilirler.
• Sensorinöral işitme kaybı: Meniere hastalığı, presbiakuzi, 8.sinir tümörü gibi durumlar koklea veya odituar siniri etkileyerek seslerin işitme merkezine ulaşmasına engel olarak sensorinöral işitme kaybına neden olabilirler.
• Mikst tip işitme kaybı: Aynı kulakta hem iletim, hem de sensörinöral işitme kaybının olduğu bir durumdur.
• Santral işitme kaybı: Beyin sapından, beyinde temporal lobdaki işitme merkezine kadar olan bölgelerde sinir liflerinin etkilenmesi ile meydana gelen işitme kaybıdır.
Ses Testleri
İşitmesi normal olan bir şahıs sessiz bir odada güçlü bir fısıltı sesini 6 metre uzaklıktan rahatlıkla işitebilir. Eğer fısıltı sesini duyamıyorsa, normal konuşma sesi ile işitmesi kontrol edilir. Bunu da duyamayan hastalarda, yüksek sesle işitme kontrol edilir. Son durumda hastanın diğer kulağının maskelenerek her kulağın ayrı ayrı test edilmesi gereklidir. Maskeleme işlemi, çalar saate benzeyen Barany cihazı ile yapılır. Bu cihaz işitmesi test edilmeyen kulak üzerinde tutulurak bu kulak ile olabilecek işitme engellenir. Fısıltı sesi veya konuşma sesi ile yapılan testler hastaların konuşmayı anlamasını belirleyen basit ve pratik metodlardır.
Diyapozon Testleri
Diyapozon kabaca Y harfine benzeyen ve saniyede belirli bir titreşim sayısına sahip bir alettir. En sıklıkla 512 Hz’lik diyapozon tercih edilir. Bir diyapozonun titreşimi ile meydana gelebilecek en yüksek ses şiddeti 60 dB’dir. İletim tipi ve sensörinöral işitme kaybının ayırtedilmesini sağlar.
Rinne testi:
Titreşimli diyapozonun tekli ucu hasta işittiği sesin bittiğini söyleyene kadar mastoid bölgeye dokundurulur, bu safhada ses kemik yolu ile dış ve orta kulağı atlayarak doğrudan kokleaya iletilir. Daha sonra diyapozonun titreşen çift ucu aurikula önünde tutulur, hastanın normalde sesi yeniden işitmeye başlaması gerekir. Bu duruma Rinne (+) denir. Bu normal bir durumdur. Hastanın işitmemesi durumuna ise Rinne (-) denir. Kısaltılmış Rinne testinde ise, titreştirilen diyapozon önce kemik yolu ile iletim için mastoid kemiğe dokundurulur, hemen sonra hava yolu ile iletim için kulak önünde tutulur. Hastaya hangi durumda sesin daha yüksek olduğu sorulur. Normalde hava yolu ile işitme, kemik yolu ile olan işitmeden daha etkin olduğu için Rinne testinin pozitifliği normal, negatifliği ise patolojik bir durumdur. Eğer ses iletim mekanizmasında bir engel varsa, Rinne negatif olarak bulunur. İletim tipi işitme kaybının 15-20 dB’den daha yüksek olması halinde, Rinne testi negatif olarak neticelenir. Rinne pozitif bir durum normal bir işitme veya sensorinöral bir işitme kaybını ifade eder, bunları birbirinden ayırtetmek için Weber testi yapılmalıdır.
Weber testi:
Sadece kemik iletim yolunun kullanıldığı bu testte, diyapozon titreştirildikten sonra vertekse veya glabellaya veya üst insisör dişler üzerine konur. Kafanın orta hattında titreşerek kemik yolu ile her iki kokleaya eşit şiddette ses ulaşır. Hastaya sesi ortada mı, yoksa bir tarafta mı işittiği sorulur. Normalde her iki kulağın işitme eşiği birbirine yakın olduğu için ses ortada işitilir. Sensörinöral bir işitme kaybı durumunda, sesin koklear işitme seviyesi daha iyi olan kulaktan duyulması umulur. İletim tipi işitme kaybında ise, ses tam ters olarak işitmenin etkilendiği veya daha fazla etkilendiği kulağa yönlenir. Weber testi her iki taraf arasındaki 5 dB’lik işitme kaybı farkına kadar hassasiyet gösterir.
Yalancı negatif Rinne:
Tek taraflı total veya ağır sensörinöral işitme kaybı durumunda Rinne testi bu tarafta negatif sonuç verir. Hava yolu ile iletimde ses duyulmazken, kemik yolu ile uygulamada ses duyulur, çünkü ses karşı koklea ile algılanmaktadır. Bu durumda Weber testi çok önemlidir. Eğer işitme iletim tipi ise, diyapozon sağır kulaktan işitilir. Rinne (-) olan kulak tarafına Weber lateralize olmuyor diğer tarafa yönleniyorsa, Rinne (-) olan kulakta total işitme kaybı (kofoz) olduğu düşünülmelidir. Hastanın karşı kulağı Barany ile maskelenirken, bu kulağa doğru bağırarak nihai bir test yapılır.
Schwabach testi (Absolut kemik iletim testi):
İşitmesi normal olan test edici ile hastanın kemik yolu işitmesinin mukayese edildiği bir testtir. Diyapozon titreştirilir, tabanı hastanın mastoidi üzerine konur. Diyapozon sesinin artık işitilmediği zaman hasta işaret eder. Diyapozon derhal test edicinin mastoidi üzerine konur. İşitmesi normal olan test edici diyapozonun sesini duyuyorsa hastanın iç kulak fonksiyonunun azaldığı anlaşılır ve Kısalmış Schwabach olarak ifade edilir. İletim tipi işitme kaybı varsa test edici ses duyamaz buna Uzamış Schwabach denir.
Saf Ses Odyometresi
Farklı frekanslardaki saf ses stimuluslarına karşı hastanın işitme eşiğinin sessiz bir kabin içinde subjektif olarak belirlenmesidir. Bir grafik şeklinde çizilmiş haline odyogram denir. Test, hava yolu ve kemik yolu ile farklı şiddetlerde sunulabilen 250, 500, 1000, 2000, 4000 ve 8000 Hz’lik frekanslardaki sesler ile yapılır. Teste bir kulaklık ile, önce hava yolu 1000 Hz ile başlanarak hastanın duyduğunu bir düğmeye basarak veya bir el işareti yaparak ifade ettiği bir ses şiddetinden 10 dB’lik basamaklar halinde duyamadığı şiddete kadar inilir, duyamadığı seviyede ses şiddeti duyabildiği seviyeye kadar 5 dB’lik basamaklar halinde arttırılır. Duyabildiği seviye hastanın işitme eşiğidir. Sonra diğer frekanslar için aynı şekilde hava yolu işitme eşikleri tespit edilir. Konuşma frekansları genellikle 500, 1000 ve 2000 Hz sınırında olduğu için işitme eşiklerinin ortalaması alınır.
Kemik yolu ile işitme eşiklerinin araştırılması mastoid üzerine bir vibratör yerleştirildikten sonra aynı şekilde yapılır. Kemik yolu ile işitme eşiğinin tespitinde karşı kulak daima maskelenir, hava yolu işitme eşiğinin tespitinde ise her iki kulak işitme eşiği arasında 40 dB veya daha fazla fark varsa işitmesi iyi olan kulak maskelenmelidir. Normal işitme, iletim tipi işitme kaybı, sensörinöral tip işitme kaybı ve mikst tip işitme kaybı gibi farklı traseler tespit edilebilir. Hava-kemik yolu aralığının olması iletim tipi işitme kaybını gösterir. Kemik yolu ile birlikte hava yolu işitme eşiği üstüste durumdayken eşiklerdeki yükselme görülmesi sensörinöral işitme kaybına işaret eder. Kemik yolu ve havayolu eşikleri yükseldiği halde aralarında bir mesafe olması halinde mikst tip işitme kaybından bahsedilir.
Yazımızın devamı gelecektir takipte kalın 🙂